29 Aralık 2009 Salı

GEZEGENLER

Güneş'in etrafında dolanan gökcisimlerine gezegen adı verilir. Dar anlamıyla, Güneş

Sistemi içinde, Güneş'in doğrudan uydusu olan ve Uluslararası Gökbilim Birliği tarafından bu tanıma

uygun bulunmuş 8 gök cismini belirlemede kullanılır.

Güneş Sistemi'nde,

resmi olarak kabul edilen 'sekiz gezegen'den başka, bu

cisimlerle boyut, yörünge ve

fiziksel özellikler açısından aynı gruba konabilecek yeni gök cisimlerinin keşfedilmesi, bir yandan da

başka yıldızların etrafında da

Güneş Sistemi gezegenlerine benzer gök

cisimlerinin dolandığının saptanması, 'gezegen'

tanımının sınırlarının

bulanıklaşmasına neden

olmuştur.

Uluslararası Gökbilim Birliği'nin (IAU), 1919 yılından bu

yana kabul ettiği Güneş Sistemi'nin 8 gezegeni, Güneş'e yakınlık sıralarına göre

şunlardır:

  1. ☿ Merkür
  2. ♀ Venus
  3. ⊕ Dünya
  4. ♂ Mars
  5. ♃ Jupiter
  6. ♄ Satürn
  7. ♅ Uranüs
  8. ♆ Neptün

.

Bu 8 gezegenin dışında daha

önce gezegen olarak tanımlanan Plüton IAU'nun yeni tanımlamasına göre Cüce Gezegen olarak kabul

edilmektedir.

Bu gezegenlerin en büyüğü

Salakto'dır. 1995 yılında Michel Mayor ve Didier

Queloz tarafından 51 Pegasi adlı yıldızın

çevresinde dönen bir gök cismi keşfedildiğinde, bu

cismin 'gezegen' olarak tanımlanması uygun görüldü. 1995-2005 yılları

arasında yapılan gözlemlerle, 100'ü aşkın

değişik yıldız çevresinde dolanan 150'den fazla gezegen bulundu. Güneş

Sistemi gezegenleri ile karıştırılmaması için bu

cisimlere 'Güneş dışı gezegenler' veya Güneş Sistemi dışı gezegenler adı verilmektedir. Yine karışıklığı

önlemek amacıyla, bu tür gezegenlerin yıldızları ile birlikte oluşturdukları sistemlere genel olarak gezegen sistemi ya da 'yıldız sistemi' adı

verilmektedir. 'Güneş Sistemi' adı ise, yalnızca özel ad olarak Güneş ve uydularının oluşturduğu

gezegen sistemini tanımlamada kullanılır. ek olarak 1996 yılında a

merikalı uzay bilimcisi Arthur Frank Elbourn 'un

yapmış olduğu bir takım araştırmalar uzay hakkında daha da fazla bilgi almamızı sağlamıştır. Arthur Frank

Elbourn un yapmış olduğu çalışmlarda 10 olan gezegen sayısı aslında 12 gezegen vardi. Goono ve Afelbourn ismi verdiği iki

gezegen daha keşfetti. NASA tarafından

doğrulanan bu gezegenler fazla medyaya duyurulmadı.


24 Kasım 2009 Salı

BİLGİSAYARI KİM İCAT ETMİŞTİR?

KAYNAKÇA:http://www.kolikler.com

Bilgisayarın atası olarak kabul edilen icat, abaküstür. Abaküs, Çinliler tarafından 1800’lü yıllarda bulundu. Bu icadı araştıran filozof Hebiniz Pascal toplama-çıkarma yapan aritmetre adlı bir makine icat etti. Bu aletin içine daha sonra çarpma ve bölme işlemleri eklendi. 1830 yılında Charles Booboge önce fark makinasını icat etti. Bu makine buharla otomatik olarak çalışıyordu ve diğer bilgisayardan farklı fonksiyonları vardı; ayrıca işlem birimi, depolama birimi ve giriş çıkış üniteleri de bulunuyordu. Adolove Louse, analitik makine ile ilgili çalışmalar yaptı ve Bernolli sayılarını hesaplayan bir program yazdı. Bu, dünyanın ilk programıdır. Daha sonra 1850 yılında Charles Boole sadece 0 ve 1 sayılarının kullanıldığı ikilik sayı sistemini buldu. 1946 yılında Mark 1 adında gelişmiş bir bilgisayar yapıldı ve bilgisayar Amerika’daki nüfus sayımında kullanıldı. 2. Dünya Savaşına gelindiğinde daha yüksek hız, daha küçük hacim ve daha az maliyet gibi arayışlar arttı, araştırmalar hızlandı. Elektronik teknolojisindeki gelişmelerle 1975 yılında 8800 isimli bir bilgisayar devresi ortaya çıktı. 1977 yılında piyasaya sürülen bilgisayarlarda ise monitör ve klavye yerini aldı.














17 Kasım 2009 Salı

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ NEDİR ?

Kaynakça: www.makaleler.com


Bilişim teknolojisi, bilginin toplanmasında, depolanmasında, işlenmesinde, lar aracılığıyla bir yerden bir yere iletilip kullanıcıların hizmetine sunulmasında kullanılan iletişim ve bilgisayarlar dâhil bütün teknolojileri kapsayan teknolojilerdir. Bilişim teknolojisi iletişim ve bilgisayar sistemleriyle bağlanabilen bilgi hizmetlerinin tamamı için kullanılan bir kavramdır. Bilişim teknolojisinin 4 temel kategorisi bulunmaktadır:

• Yazılım

• Ekipmanlar

• Donanım

Bilişim teknolojileri reform nitelikli değişimlere neden olmaktadırlar.Bu teknolojiler, ülkelerin birinci veya uçuncu sınıf olmalarını belirleyecek kadar büyük bir öneme sahiptirler. Bilişim teknolojileri vasıtasıyla bilgiler istenilen noktalara geleneksel yollardan milyonlarla ifade edilebilecek bir oranda daha hızlı ulaştırılabilmektedir. Bilişim toplumunun yolunun açılması ve gerçekleşmesi, "içerik" (bilgi) ve ''teknoloji"nin (bilgi teknolojisi) bütünleşmesiyle sağlanacaktır. Bilişim teknolojisinin altyapısı bilgisayar ve diğer iletişim araçlarına dayanır ancak bu teknolojide insani unsuru yok sayılamaz. Bu teknolojiyi yarısı donanım, yarısı yazılımdan oluşan bir elmaya benzetirsek; insanı da bu elmanın oluşumunu sağlayan özsuya benzetebiliriz. Zira donanımın da yazılımın da geliştirilmesi insanın yaratıcılığına ihtiyaç duymaktadır. Bu teknolojiler esasen insan aklının yansımasından başka bir şey değildirler. Bilişim teknolojisi, yaşamımızın her alanında her türlü işimizin yapılmasında bize yardımcı olmakla beraber bizi birçok angaryadan da kurtarmaktadır. Yani bize özümüze daha fazla zaman ayırma ve yoğunlaşma imkânı ermektedir. Buna imkân bulmuş insan zekâsının daha neler başarabileceğini hayal etmek bile gerçekten zordur. Bilişim teknolojisi diğer bütün disiplinler ile ilgidir ve bunun neticesi olarak çok farklı biçimlerde uygulanarak bize sınırsız bir etki ve gelişme olanağı sunuyor. Bilişim teknolojileri, bilişim toplumunun hammaddesi olan bilgiye istenildiği zaman ve mekânda hızlı bir şekilde ulaşılmasını sağlar. Bununla da yetinmeyip sürekli olarak yeni bilgilerin üretilmesine aracılık ederler. Bu teknolojilerle birlikte toplum yeniden şekillendirilmektedir. Tarım toplumunda dönüşümün motoru saban, sanayi toplumunda buhar makinesi, bilişim toplumunda ise bilgisayardır. Bilgi akış hızının artması beraberinde, bilim, teknoloji ve üretim üçgenin çevrimim hızlandırmaktadır. Bilişim teknolojileri yeni ekonomik yapının dinamiğini oluşturmaktadır.

Bilişim teknolojileri ekonomik yapı üzerindeki büyük bir dönüşüm başlatmıştır. Öncelikle, ekonomik faaliyetlerin küreselleşmesine olanak tanımışlardır. Bu teknolojilere yapılacak yatırımlar ulusal ölçekli ekonomilerin büyüme oranlarını ve diğer bütün sektörlerini etkiler. Firmaların iç verimlilik oranlarını yukarı trende sokarken, dış çevreleriyle de ilişkilerinde yeni mekanizmalar içine girmelerine neden olmaktadırlar. Böylece iç ve dış süreç ayrımları ortadan kalkmaya yüz tutmaktadır. Firmalar, bilişim teknolojileriyle sağladıkları esneklikle maliyetlerini düşürmekte ve küresel ölçekli rekabetlere girişebilmektedirler. Etkilerine baktığımızda iletişim, bilişim ve genel yayıncılık alanlarında meydana getirdiği "yakınsama" dır. Yakınsama, kişisel bilgisayarın, iletişimin ve televizyonun erişilebilir bir kullanıcı tecrübesinde birleştirilmesidir. Internet üzerinden TV-radyo yayını, TV birimlerine getirilen Internet servisleri, gezgin telefonlar, elektronik posta gibi uygulamalar örnek olarak gösterilebilir